• Nombre de visites :
  • 2582
  • 15/1/2008
  • Date :

Faziletler Babası

Faziletler Babası

Ah!

Zeynep gibisi var mı dünyada?

Ağabeyi Hüseyin'in (a.s) dayanağı.

Yeğeni Aliekber'in görkemli halası.

"Erdemler Babası" Abbas'ın medar-ı iftiharı.

Vefakâr kız kardeşi...

İmamına sadık fedâi!...

Kerbelâ'da Avn ile Muhammed'i gören, bilhassa onların o yiğitçe çarpışmalarından sonra nasıl şehit düştüğüne şahit olanlar; "Bu genç delikanlıların annesi yok mu? Hüseyin'in (a.s) bu iki yeğeninin annesi yok mu?" diye soruyorlardı.

"Yere düşen her şehit için ağıtlar yakıp, başucuna koşan bir kadın vardı. Bu iki gencin başucuna niçin hiçbir kadın gelmedi? Niçin onlara ağıt yakan bir ana çıkmadı? Anneleri vardıysa, neden ah-u figan etmedi, karalar giyinip; 'Yavrularım!' diye bağrına vurmadı, saçlarına el atıp başına toprak savurmadı?!" diyordu düşmanlar.

Şaşırmakta haklıydılar tabi.

Onlar şehit olup da kanlar içinde yere yığılınca, dayılarından, yani İmam Hüseyin'den (a.s) başka koşan olmamıştı başuçlarına...

Hâlbuki Zeynep orada, çadırının önünde bekliyordu. Ağabeyi Hüseyin'di (a.s) onun ve İmamı...

İmamına, sevgili ağabeyi Hüseyin'e (a.s) minnet addedilir diye, zerrece tepki göstermemişti oğullarını şehit verirken...

Ama Aliekber'e öyle bir sarılmıştı ki o... Orada olup da görecektin Leyla! Ancak İmam (a.s) ayırabilirdi onu Ali'sinden...

Kendi oğulları birer birer gözlerinin önünde lime edilirken, kılı dahi kıpırdamayan ve o sırada duygusunu bastırmayı becerebilen Zeynep, Aliekber'i meydana uğurlarken takatini yitirmiş, bir ağabeyine, bir Ali'sine baka baka ağlamış, ağlamıştı.

Onu ancak İmam (a.s) ayırabilirdi Aliekber'den.

Çadırlardaki kadınlarla çocuklar ah-u figan ettikleri ya da korkutucu bir hadiseyle karşılaştıkları zaman, İmam (a.s) Aliekber'i gönderir ve o da onlara teselli vererek sakinleşmelerini sağlardı.

Ve şimdi teselli ve sükunu uğurlamadaydılar aralarından...

Dehşete kapılan çocuklarla kadınları yatıştırması i-çin kim vardı gönderilecek şimdi?

Kim teselli verecekti ah-u figan edenlere?

Kim sakinleştirecekti şimdi ah-u zâr eden anaları, dövünen bacıları, ürken çocukları?...

Ve dahası...

Evlât dağı gören herkese Aliekber'ini gönderip teselli veren İmam Hüsyin'e (a.s), kim teselli verecekti şimdi?

Ağla Leyla, ağla...

Yoksa yüreğin patlayacak, biliyorum...

Zeynep'le diğer Ehlibeyt kadınları, Aliekber'in savaş meydanına gitmesini önlemeye ve onu vazgeçirmeye çalışıyorlardı.

Biri kemerinden asılmış, biri koluna yapışmıştı; biri zırhından tutmuş, biri (Sakine) ayağına sarılmıştı...

Ve Zeynep kolunu Aliekber'in boynuna dolamış, yeğenine sıkıca sarılmış; "Nereye gidiyorsun servi boylum? Ay endamlım, güneş yüzlüm, ey dedem Resulullah'ın (s.a.a) eşsiz emaneti, ey ağabeyim Hüseyin'in gözünün nuru, gönlünün sevinci, ey Haşimoğullarının güneşi!" diye gözyaşları içinde diller döküyordu.

Eline, omzuna, boynuna, beline, kollarına, hatta ayaklarına sarılmış olan bunca kalbi, bunca duyguyu, bunca vefa ve sevgiyi nasıl silkelesindi Aliekber şimdi?

Onca kalbin, onca gönlün, onca buruk yürek ve bükük boynun ağırlığını hangi pehlivan taşıyabilirdi ki?

İşte bu yüzden İmam (a.s) yetişiverdi Ali'nin imdadına:

— Bırakın onu azizlerim! Bırakın Aliekber'i yarenler! O, Rabbi'yle buluşmaya gidiyor, görmüyor musunuz? Ahdine vefa etmeye, alnı açık, yüzü ak olarak Yüce yaratıcısının dergâhına varmaya hazırlanıyor...! Rabbinin aşkında eriyip, fani olmuş pek değerli bir kuldur o! Onu şimdiden Rabbi uğruna, O'nun aşkı yolunda ölmüş bilin! Allah yolunda kılıçların saldırısına uğramış, mızraklara hedef olmuş, lime lime kanlar içinde toprağa serilmiş olarak görün şimdiden Ali'yi! Şimdiye kadar bütün sınavlarından yüzünün akıyla çıktı o. Bu sınavını da aynı izzet, onur ve şerefle vermesini ve bu zor sınavdan da yüzü ak çıkmasını istemez misiniz onun?

Ah Leyla! İmamın (a.s) bu sırada Zeyneb'e sarılarak şefkatle söylediği o cümleyi duyup da yanıp yakılmamak elde mi?

— Zeynep! Bacım... Zeyneb'im benim! Ali'mizin yöneldiği şu kurbangâhı Hz. İsmail (a.s) bile gıptayla seyretmiyor mudur şimdi? Sevgili dedemiz Hz. Resu-lullah'la (s.a.a) buluşmaya giden Ali'mizi ağlayarak mı uğurluyorsun?

Ben mi? Nasıl ağlamam şimdi Leyla; çünkü o sırada...

Evet, kardeşi Zeyneb'i yatıştırabilmek için bunları söylediği sırada İmam da ağlıyordu çünkü.

Ama sessiz ve metin...

Diğerlerine göstermemeye çalıştığı o mazlum gözyaşlarıyla...

Hz. Peygamber (s.a.a) de küçük İbrahim'ini kaybettiğinde ağlamadı mı?

Ağlamamak elde mi?

"Ağlamayan yürekte merhamet olmaz!" diye buyurmadı mı Efendimiz (s.a.a), ağladığı için kendisini kınayan taş yürekli gaddar cahiliye geleneği taraftarlarına?

 

 

Kerbela Faciasından Önce Vuku Bulan Olaylar

KERBELA VAKIASININ MEYDANA GELMESİNDE DİNİ TAHRİFATIN ROLÜ

KERBELA BİR MEKTEPTİR

FARKLI YÖNLERİYLE HÜSEYNİ KIYAM

ŞEHADET BİLİNCİ

Hüseyin'in (a.s) şanlı destanıdır Kerbelâ...

Hüseynî Kıyamı yaşatan unsurlar

Kerbela Şehitlerine Neden Yas?

Muharrem, Matem ve Mühasebe Ayı

Hüseynî Kıyamın Mahiyeti

Hüseyin Kerbela Yolunda

İmam Hüseyin'in Mekke'deki Hutbesi

İmam Hüseyin'in (a.s) Irak'a Hareketi

NEDEN HÜSEYİN (A.S) UNUTULMUYOR?

Peygamberimizin (s.a.a) Ailesine Ne oldu?

KERBELA SEHITLERININ ARDINDAN

KERBELA ŞEHİDLERİNE AĞLAMAK

Kerbela'da Peygamberin Atı

MUHARREM AYI’NA GİRDİĞİM  ZAMAN

MERSİYYE-Yİ  İMÂM HÜSEYİN

 

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)