• Nombre de visites :
  • 1376
  • 6/1/2013
  • Date :

Çocuk ve dini görevler(1.Bölüm)

çocuk ve dini görevler

Erkekler onbeş yaşından ve kızlar ise dokuz yaşından sonra mükellefiyete erişmekteler ve ondan önce hiç bir mükellefiyete sahip değillerdir. Fakat dini mükellefiyetlerin yerine getirilmesi buluğ çağına kadar bekletilemez. İnsan, buluğa erince dinî görevlere eğilimli olması için çocukluktan ibadet ve dinî mükellefiyetleri yerine getirmeye alışmalıdır. Dindar bir ailede yaşayan bir çocuk genelde üç yaşında dini törenlerden bazılarında anne ve babasını taklid eder. Baba ve annesi gibi başını toprağa bırakıp secde eder. “Allah-u Ekber”‌, “Lailaheillellah”‌, “Elhamdulillah”‌ gibi bazı kelimeleri, Resulullah’a salavat göndermeyi baba ve annesinden veya kardeşlerinden öğrenir ve söylemeye başlar. Kısa dini şiir ve marşları dinlemekten ve okumaktan zevk alır. Sorumlu ve bilinçli baba ve anneler çocuğun içinde kök salmış olan bu sade ve süssüz hareketlerden istifade ederler. Bazen tebessüm ve memnuniyetlerini belirterek, bazen de dilleriyle çocuğu teşvik ederler. Bu pek yararlı ve etkili bir hareket olup çocukları, mükellefiyetlerini kabullenmeye hazırlar; ancak, bunun tabii ve normal olması ve zora dayanmaması gerekir. Anne ve babalar acele etmemeli ve bu yaşta çocuklara baskı yapmamalıdırlar. Çocuk beş yaşında, hatta beş yaşına ulaşmadan önce yavaş yavaş Fatiha ve İhlas suresini öğrenebilir. Baba ve anneler şahsen veya büyük çocukları vasıtasıyla yavaş yavaş ve eğlence olarak çocuğa Fatiha ve İhlas suresini öğretebilirler. Daha sonra bu şekilde namazın diğer zikirlerini ona öğretebilirler. Namazı öğrendikten sonra, altı veya yedi yaşına girince onun devamlı namaz kılmasını söyler ve namaz vakitlerini hatırlatırlar. Namazın ilk vakitlerinde kendileri namaza hazırlanır ve çocuklara da namaz vaktinin gelip çattığını, namazı unutmamalarını hatırlatırlar. Dokuz yaşına girince ciddi ve kati bir şekilde onları namaz kılmaya zorlar ve “Bundan böyle kesinlikle namazlarını kılmalısın”‌ derler. Sabah namazı için de uyandırmalı, evde, yolculukta ve her halde namazı terketmemelerine dikkat etmeli ve çocuğu buna teşvik etmelidirler. Çocuğun namaza karşı gevşek davrandığını görünce ilk önce nasihat ve öğütle, eğer olmazsa sert çıkışma ve tehdidle ve daha sonra da tembih ve dayakla onu namaz kılmaya zorlamalıdırlar. Bu hususta hiç bir türlü kusur etmek doğru değildir. Baba ve annelerin kendileri namaz kılıyorlarsa bu programla çocuklarını yavaş yavaş namaz kılmaya alıştırabilirler. Küçük yaşta namaza alışınca da buluğ çağına erince kendiliklerinden ve hiç bir baskı olmadan namaz kılar ve bundan zevk alırlar. Fakat anne ve babalar, çocuk daha buluğ çağına ermediği bahanesiyle onun namaz kılmasını itina etmez ve buluğa erinceye kadar onu geciktirirlerse, buluğ çağına erdiğinde o ibadetleri yapmak çocuğa zor gelir; ya hiç kabul etmez ve eğer namaz kılacak olsa da ona pek bağlı kalmaz ve küçük bir bahaneyle namazı terkedebilir. Çünkü çocukluktan alışkanlık haline getirilmeyen bir şeye alışmak çok zordur.

Dolayısıyla; Resulullah -s.a.a- ve pak İmamlar -as- altı veya yedi yaşında çocukların namaz kılmaya alıştırılmasını önemle vurgulamaktadırlar. Örneğin:

İmam Bâkır (a.s) buyuruyor ki:

“Biz çocuklarımızı beş yaşından itibaren namaz kılmaya zorluyoruz, fakat siz yedi yaşından itibaren onları namaza zorlayın.”‌(1)


(1) - Vesail-uş Şiâ, c.3, s.12.

Çocuk Eğitimi ve Din

Çocuk ve Dini eğitim

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)