• Nombre de visites :
  • 2514
  • 25/1/2012
  • Date :

Mute Savaşı

mute savaşı

Hz. Peygamber (s.a.a) güveni Arap Yarımadası'nın kuzeyine yaymaya, o yörenin halkını İslâm'a çağırmaya ve oradan Şam'a doğru ilerlemeye karar verdi. Bu düşünce ile Haris b. Umeyr Ezdî'yi Gassanî hükümdarı Haris b. Ebu Şimr'e elçi olarak gönderdi. Fakat Gassanîlerden Şurahbil b. Amr, Hz. Peygamber'in bu elçisinin yolunu keserek onu öldürdü.

Tam bu sırada Resulullah (s.a.a) bir Müslüman heyetini halkı İslâm'a çağırsınlar diye Şam tarafına gönderdi. Fakat Şam'a bağlı Zatu'l-Atlah denen yörenin halkı bu heyete saldırarak onları öldürdü. Heyet üyelerinin öldürüldüğü haberi Hz. Peygamber'e (s.a.a) gelince çok üzüldü ve Müslümanları sefere çıkmaya çağırdı. Üç bin savaşçıdan oluşan bir ordu hazırlayarak komutanlığına Zeyd b. Harise'yi tayin etti. Gerektiği takdirde Zeyd'in yerine Cafer b. Ebu Talib'in ve onun yokluğunda da yerine Abdullah b. Revaha'nın geçeceğini bildirdi. Birlik yola çıkmadan önce bir konuşma yaparak onlara şunları söyledi:

"Allah'ın adı ile savaşın... Onları İslâm'a girmeye çağırın... Eğer bu dediğinizi yaparlarsa, artık üzerlerine varma, onları kendi hâllerine bırak... Teklifinizi kabul etmezlerse, Allah'ın ve sizin bu ortak düşmanlarınız ile Şam'da savaşın. Orada insanlarla ilişkilerini kesip kiliselere ve manastırlara kapanmış birtakım adamlar bulacaksınız. Onlara ilişmeyin. Kendilerini şeytana adamış başka birtakım adamlar da bulacaksınız. Başlarında külahlar olacak. Bu külahları kılıçlarınızla başlarından düşürün. Sakın kadınları, süt çağındaki çocukları ve yaşlıları öldürmeyin. Sakın hurma ağaçlarını ve başka ağaçları kesmeyin ve evleri yıkmayın."[1]

Resulullah (s.a.a) sefere gönderdiği bu ordunun askerlerini Seniyyetü'l-Veda denen yere kadar uğurladı.

Müslüman ordusu, Meşarık diye adlandırılan yöreye varınca silâh, teçhizat ve asker sayısı bakımından beklediğinden çok daha büyük bir Bizans ordusu ile karşılaştı.

 Karşılarına çıkan Bizans ordusunun savaşçı sayısı iki yüz bini buluyordu. Müslüman ordusu Mute'ye yöneldi ve düşmana burada karşı koymaya karar verdi. Birçok sebebin etkisi ile Müslüman ordusunda çözülme belirdi ve ordunun üç komutanının üçü de öldürüldü. Çözülmeye yol açan faktörlerden biri, Müslümanların yabancısı oldukları ve yardım alacakları merkezlerden uzak bir yerde savaşmaları idi. Ayrıca Müslümanlar saldırı savaşı yaptıkları hâlde Bizanslılar büyük bir asker sayısı ile savunma savaşı yapıyorlardı. Bunlara ek bir faktör de taraflar arasındaki savaş tecrübesi konusundaki dengesizlikti. Bizans ordusu tarihte iz bırakan savaşlar yapmış düzenli bir güçtü. Oysa Müslüman ordusu, savaşçı sayısı az, tecrübesi yetersiz, oluşumu üzerinden az zaman geçmiş bir güçtü.[2]

Resulullah, Cafer b. Ebu Talib'in ölümüne çok üzüldü. Arkasından hüngür hüngür ağladı. Evine giderek ailesine taziyelerini sundu ve çocuklarını teselli etti. Cafer'in yanı sıra Zeyd b. Harise'ye de çok üzüldü.[3]


[1] - el-Meğazî, c.2, s.758; es-Siretu'n-Nebeviyye, c.2, s.374

[2] - es-Siretu'n-Nebeviyye, c.2, s.381

[3] - Biharu'l-Envar, c.21, s.54; el-Meğazî, c.2, s.766; es-Siretu'l-Halebiyye, c.3, s.68

Huneyn Savaşı -3

Huneyn Savaşı- 2

Huneyn Savaşı -1

Uhud Savaşı-1

Büyük Bedir Savaşı-4

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)